+90 (555) 502 00 00
Gayrimenkulde Başlıca Arsa Deyimleri ve Konumlar
30 Haziran 2025

Gayrimenkulde Başlıca Arsa Deyimleri ve Konumlar

Hakan ÜNLÜ

1) HARİTA
Birçok özel amaçla hazırlanabilen harita şekilleri içinde konumuzla ilgili olarak bu yazıda kısaca anlatılmaya çalışılacak olan “Yeryüzü Haritası” dır.

Herhangi bir yeryüzü parçasının şeklinin ve belirgin özelliklerinin çeşitli oranlarda ve coğrafi yönlere uygun olacak şekilde küçültülerek kuşbakışı çizilmiş resmine “harita” denir.  Bir haritanın belli oranlarda küçültülmesi ise, bir sonraki maddede “ölçek” adıyla ele alınacaktır. Kağıda sığdırılmak amacıyla herhangi bir haritaya özel olarak kuzeyi gösteren bir simge konulmamışsa, bütün haritalar üst kenarları kuzeyi gösterecek şekilde hazırlanır.

Çizimlerde kullanılan oranlar büyük tutulduğunda harita küçülür, küçük tutulduğunda harita büyür ve daha detaylı bir şekil alır. Birçok yeryüzü haritası türü içerisinde gerçeğe en uygun haritalar, fiziki haritalardır. Bunlarda ülke ve bölge sınırları görülmez. Siyasi haritalar ise ülke ve coğrafi bölge sınırlarının sanal olarak gösterildiği haritalardır.

Yeryüzü haritalarında gösterilen belirgin şekiller anakaralardan, okyanuslardan, denizlerden, göllerden, ırmaklardan, akarsulardan, dağlardan, yollardan oluşur.

Gezegenimiz kendi ekseni üzerinde batıdan doğuya doğru dönerek turunu yirmi dört saatte tamamlar. Bir dünya haritasında güneş ışıklarının gezegenimize dik olarak geldiği noktalar, dönüş süresince sanal bir doğru oluştururlar. Giderek bir daire şeklini alan bu sanal doğruya “Ekvator Çizgisi” adı verilir. Ekvator çizgisine yakın çok sıcak kuzey ve güney bölgeler ise “Ekvator Kuşağı” adını alır.

Dünya haritaları, ekvator çizgisinden kuzey kutbuna kadar doksan, güney kutbuna kadar da doksan olmak üzere birer derecelik aralıklarla birbirine paralel toplam yüz seksen yatay sanal çizgiyle bölünmüştür. Bunlara “Paralel” denir.

Aynı şekilde dikey sanal çizgilere de gereksinim vardır. Bu amaçla dünya, başlangıcı İngiltere’nin başkenti Londra’nın güneydoğusunda bir semt olan Greenwich’ ten geçtiği varsayılan, doğuya doğru yüz seksen, batıya doğru yüz seksen olmak üzere birer derecelik aralıklarla toplam üç yüz altmış dikey sanal çizgiyle bölünmüştür. Bunlara da “Meridyen” adı verilir.

Aslında yeryüzü üzerinde böyle çizgiler bulunmaz. Bu sanal çizgiler yalnızca haritalara işlenir ve yer bulumlarının kolaylaşmasını sağlarlar. Örneğin Türkiye, 36-42 derece kuzey paralelleri ve 26-45 doğu meridyenleri arasında yer alır.

Arsa danışmanlığı konusunda bu tip haritalar çok fazla iş görmezler. Genellikle çok daha detaylı paftalardan yararlanılır. Ancak, harita konusunda kabaca bilgi edinilmeden ve bir haritanın okunması iyice bilinmeden pafta konusunu işlemek yanlış olur.

Konunun başında özel amaçla hazırlanan haritalardan söz etmiştim. Günümüzde bunlar giderek daha kapsamlı bir şekilde çeşitlenmeye başladı. Bunlar arasında deniz dibi haritaları, deprem haritaları, jeoloji haritaları, mineral haritaları, kara yolu haritaları, gökyüzü haritaları ve özel amaçlı birçok harita sayılabilir.

Aynı amaçlı haritaları ve onlarla ilgili bazı temel bilgileri bir arada toplayan kitaplara da “Atlas” denir. Örneğin, dünya haritalarını bir araya getiren atlas “Dünya Atlası”, Türkiye haritalarını bir araya getiren atlas ise “Türkiye Atlası” dır.

2) ÖLÇEK
Harita konusu işlenirken bunların çeşitli oranlarda, coğrafi yönlere uygun olarak ve üst kenarları kuzey yönüne bakacak şekilde hazırlandıklarını yazmıştım. İşte bu çeşitli oran biriminin haritacılıktaki teknik adı “Ölçek” tir. Aslında ölçek, harita dışında tüm teknik çizimlerde kullanılan ölçü biriminin genel adıdır. Ölçeksiz hiçbir çizim görsel olarak aslına uymaz ve gerçek değerleri barındırmaz.

Bütün haritalar bir ölçek içerisinde hazırlanır ve hangi ölçekte hazırlandığı aynı haritanın bir bölümünde yazılı olarak bulunur. Elimizdeki bir haritada (Ölçek: 1/500.000) yazıyorsa, o haritada gördüğümüz her şey ve aralarındaki uzaklıklar, gerçeğin beş yüz binde biri büyüklüğündedir. Diyelim ki 1/500.000 ölçekli haritada iki kent merkezi arasındaki uzaklık bir metre ise, o kentler arasındaki gerçek kuşbakışı uzaklık beş yüz kilometredir. Aynı haritada on santimetrelik bir uzaklık, gerçekte elli kilometrelik bir uzaklığı gösterir. Ölçek ne kadar büyükse, görüntü o kadar küçük olur. Ölçek küçüldükçe görüntü büyür. Örneğin 1/80.000.000 ölçekli bir dünya haritası bir atlasın karşılıklı iki sayfasına ancak sığar ve burada Türkiye’nin yatay uzunluğu ancak iki santimetre kadardır. Oysa aynı sayfalara 1/4.000.000 ölçekli Türkiye haritası, çok daha büyümüş halde rahatlıkla sığar ve yatay uzunluğu kırk beş santimetre kadardır. Görüldüğü gibi ölçek küçülmüştür ama Türkiye’nin görüntüsü oldukça büyümüştür.

Sık kullandığımız katlanır karayolu haritaları ortalama olarak 1/1.750.000 ölçekte basılırlar. 1/500.000 ölçekte basılan katlanır karayolu haritaları ise bir kağıda sığamayacakları için bölümlere ayrılarak birkaç parça halinde basılabilirler.

Bir haritacı ya da arsa danışmanı, böylesine büyük ölçeklerde basılan haritalar üzerinden hassas ölçüler alamazlar. Bu bakımdan onlara 1/25.000’den başlayan daha küçük ölçeklerde haritalar gerekir ki, bunlar artık “Pafta” olarak adlandırılmaya başlarlar ve çok daha fazla detay içerirler.

3) LEJAND (Gösterim ve Tarama)
Her haritada (ya da paftada) birçok ayrıntı vardır. Bu ayrıntıları çok küçük yazılarla harita üzerine işlemek olanaksızdır. Böyle yapıldığında yazılar karışır, harita görünmez olur ve her şey birbirinin içine girer. Bu açıklamaları harita üzerine tek tek yazmak yerine, harita üzerinde çok basite indirgenmiş şekil, sembol, çizgi ve renklerle belirleme yolu uygulanmakta, bunların ne anlama geldikleri ise harita kenarındaki bir tabloda ayrıca gösterilmektedir.

Bir harita ya da paftada kullanılan şekil, sembol, çizgi ve renklerin tümüne “tarama”, bunların ne anlama geldiklerini açıklayan tabloya da uluslararası dilde “lejand” denmektedir. Lejandın Türkçemizde karşılığı “Gösterim” dir.

Örneğin bir haritada açık yeşil zemin üstüne düzgün aralıklarla yerleştirilmiş siyah noktalı bir alan varsa, bu taramanın ne anlama geldiğini anlamak için gösterim tablosuna bakılır. O tabloda aynı taramanın karşısında örneğin “Tarım Alanı” yazıyorsa, haritada aynı taramayla gösterilmiş tüm bölgelerin tarım alanı oldukları anlaşılır. Ya da ikizkenar üçgen şeklinde sıralanmış semboller, gösterim tablosunda o bölgelerin “ağaçlandırılacak alan” olduklarını gösterir. Ayrıca karayolları, otoyollar, demiryolları, hava meydanları, limanlar gibi özel yapıların kendilerine özgü çizimleri ve sembolleri vardır.

Haritalarda, artık kanıksanmış temel taramalar olduğu kadar her tasarımcının özel olarak kullandığı değişik taramalar da bulunabilir. Ancak bunların hepsinin gösterim tablosunda belirtilmesi bir zorunluluktur.

4) TARLA (Kadastro Parseli)
Öncelikle, bir ülkenin bütün topraklarının kamu (devlet) malı olduğu bilinmelidir. Devletler, bu toprakların çoğunu uzun yıllar öncesinden başlayarak, genellikle tarım amaçlı kullanılmak üzere bedelli ya da bedelsiz olarak halklarına dağıtmış ve mülkiyetlerini (sahipliliklerini) onlara devretmişlerdir. Devlet elinde kalan topraklar ise ormanlık alanlar, ekilemez taşlık araziler, halka açık otlaklar, sahiller, göl ve ırmakların koruma alanları gibi özellikler taşıyan arazi parçalarıdır.

Genellikle tarımsal amaçlı olarak bireylerin mülkiyetine geçen ve çok düzgün geometrik şekilleri olmayan bu çok büyük arazi parçalarına “Tarla” denir. Tarlalar, kendilerine köylerinin adıyla anılan parsel numaralarının verildiği, çok düzgün yolları olmayan, birbirlerine bitişik, şekilsiz ve büyük arazi parçalarıdır. Bunlara “Kadastro Parseli” adı da verilmektedir (Örneğin, Dodurga 657 Parsel). Tarlalar genellikle çok büyük olurlar. İki-üç bin metrekareden başlayıp yüz binlerce metrekareye kadar büyüklüklerde olabilirler.

Arazi ölçümlerinde bin metrekare için “Dönüm”, on bin metrekare için “Hektar (Ha)” deyimleri kullanılır.

Bir ülkenin tüm kadastro parsellerinin haritaları, yüzölçümleri ve mülkiyet sahiplerinin isimleri, ilgili ilçelerin Tapu ve Kadastro Müdürlükleri tarafınca paftalar halinde arşivlenir.

5) ARSA (İmar Parseli)
Şekilsiz ve büyük toprak parçalarında, yani tarlalarda düzenli bir yerleşim alanı oluşturmak olanaksızdır.

Üzerinde sağlıklı bir yaşam alanı oluşturulabilmesi için bu tarlaların yeniden elden geçirilmesi, tüm ekonomik, kültürel ve sosyal donatılarıyla birlikte daha küçük parçalara dönüştürülüp düzenlenmesi, bu düzenin kontrollü biçimde yaşatılması zorunluluğu doğmuştur. Bu çalışmaların tümü, imar çalışmalarıdır. Bir arada bulunan çok sayıda tarladan imar yoluyla dönüştürülen küçük ve düzgün toprak parçaları, artık birer “Arsa” olmuşlardır.

Arsalar, daha büyük imar adaları içine serpiştirilen küçük parsellerdir ve artık ada ve parsel numaralarıyla birlikte anılırlar (Örneğin, Orhanlı, 26543 Ada 18 Parsel). Site yapılaşmaları için gerekli görülen bazı adalar ise küçük parsellere bölünmeden ada olarak kalırlar (Örneğin, Tuzla, 46493 Ada).

Her tarlanın kenarından yol geçmez. Fakat her arsanın en az bir cephesinden bir sokak ya da bir cadde geçmek zorundadır. Kentsel planlamada ön görülen nüfus yoğunluğuna göre her arsada yapılacak inşaatların parsel kenarlarına uzaklıkları, inşaat emsalleri ve kat sayıları imar planlarında belirlenir. Kısaca, bir arsa alıcısı, alacağı arsaya hangi ölçülere uygun olarak inşaat yapacağını önceden bilir ve bu kriterleri kesinlikle aşamaz.

Şimdi konuyu kısaca özetleyelim:

Genellikle uğrunda kan dökerek sahip olunan ve vatan yapılan şey, “toprak” tır. Toprak, daha küçük parçalara bölünerek bunların her biri mülkiyet hakkıyla birlikte kişilere dağıtıldığında “tarla” olur. Tarlalar, üzerinde yapılan bilinçli imar çalışmalarıyla çok daha küçük ve düzenli parçalar haline getirildiğinde ise bu küçük parçalar artık “arsa” olmuşlardır.

Hakan ÜNLÜ
Akredite Ticari Profesyonel / Ticari Gayrimenkul Eğitmeni